Faturaya Süresinde İtiraz Edilmesi veya Edilmemesinin Sonuçları

Mevzuatımızdaki bütün ifadeler ve faturanın işlevi çerçevesinde biz Faturayı; “satıcı ile müşteri arasında meydana gelen ticari bir ilişkiyi ispat etmeye yarayan, hukuki niteliği olan bir belgedir” şeklinde tanımlamaktayız.

24 Aralık 2003 Tarih 25326 sayılı Resmi Gazete yayınlanan E.2001/1, K. 2003/1 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulu Kararında sözü edildiği üzere fatura;  sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olduğu için TTK.’nun 23/2. maddesine göre süresinde itiraz olunmamak suretiyle kabul edildiği varsayılan fatura içeriği, ancak sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak faturada yer alması olağan sayılan satılan malın cinsi veya yapılan işin adedi, türü, bedeli gibi hususlara ilişkin olabilir. Sözleşmenin kuruluşu aşamasında başta var olmayıp, ifa ile ilgili hususlarda sözleşmeyi değiştiren ve diğer tarafın durumunu ağarlaştıran kayıtların sonradan faturaya konulması durumunda -ki buna muhatabınca itiraz edilmesi dahi- bu kayıtların faturanın zorunlu ve olağan içeriğinden kabul edilmesi, düzenlemenin şekline olduğu kadar amacına da aykırı düşecektir.

Nitekim, kuruldaki tartışmalar sırasında TTK.’nun 23/2. maddesi hükmündeki kariyerin faturanın olağan içeriği (mutad münderecatı) hakkında geçerli olması gerektiği, mutad içeriğin ifa ile ilgili hususlarla sınırlı olduğu kabul edilerek, faturaya sözleşmeyi değiştiren veya diğer tarafın durumunu ağırlaştıran kayılar konulduğu taktirde, olağan (mutad) olmayan bu hususlara faturayı alanın süresince itiraz etmemesi durumunda bu kayıtlarla sorumlu olmayacağı benimsenmiştir.

Buna ek olarak; Faturayı alan kişinin tacir olmaması halinde özellikle tüketiciyi koruma amacıyla ekonomik yönden daha kuvvetli olan tacir (satıcı vs.) karşısında alıcının korunması gerektiği; faturaya konulan vade farkı kaydına alıcının sekiz gün içinde itiraz etmemesi durumunda faturayı düzenleyen tacirin TTK.’nun 23/2. maddesindeki karineden yararlanamayacağı, faturadaki vade farkı kaydına itiraz edilmemesinin sonuç doğurmayacağı da kabul edilmiştir.

Yukarıda faturanın tarifinde belirtmiş olduğumuz “satıcı ile müşteri arasında meydana gelen ticari bir ilişkiyi ispat etmeye yarayan, hukuki niteliği olan bir belgedir” ifadelerinde gerçek bilgiler içeren bir faturanın bütün unsurları bulunmaktadır.

Fatura;

  • Satıcı ile müşterisi arasında meydana gelen ticari bir ilişkiyi ispatlaması gerekmektedir. Bunun için de, bu iki taraf arasında ticari ilişkinin ilk kuruluş aşamasında mutabık kaldıkları hususları içermesi gerekmektedir. Fatura iki taraf arasında ticari ilişkinin kuruluşu safhasında mutabık kalınan hususları içermiyor ise yasada belirtilen 8 gün içinde itiraz edilmemesi halinde faturanın kabul edildiği anlamı çıkmayacaktır. Çünkü iki tarafın anlaştıkları şartlar dahilinde bir fatura düzenlenmemiş olmaktadır.
  • Fatura iki taraf arasındaki ticari ilişkinin ispat vesikasıdır. Her ne kadar yasanın fatura başlıklı maddesinde “Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” İfadelerinden faturanın istenilmesini müşterinin arzusuna bağlı olduğu, istemediği takdirde satıcıdan fatura almayabileceği anlamı çıkıyorsa da, fatura hukuki olarak düzenlemesi zorunlu bir belgedir.
  • Fatura iki taraf arasında ticari ilişkiyi ispat edici bir belge olmasından dolayı hukuki bir niteliği bulunmaktadır.
  1. Faturaya İtiraz İçin Gerekli Süre

Yeni Türk Ticaret Yasasının 21/2 maddesiyle getirilen hükme göre faturaya itiraz için gerekli süre, bu faturanın alındığı tarihten itibaren 8 gündür.

Yeni ve eski Türk Ticaret Yasalarında faturanın içeriğine itiraz için 8 günlük süreden söz edildiğine göre, bu 8 günlük sürenin tespiti önem kazanmaktadır. 8 günlük sürenin belgelerle tespit edilmesi gerektiği açıktır. Bu sebeple düzenlenen faturanın karşı tarafa gönderilirken, karşı tarafça teslim alınış tarihinin belli edilecek şekilde gönderilmesi gerekmektedir. Bunların yanında düzenlenen faturanın karşı tarafa bir zabıtla teslim edilmesi ise en garanti yoldur.

Ayrıca irsaliyeli faturaların, malın tesliminde karşı tarafa verildiği ve malı alan tarafından irsaliyeli faturanın altındaki malı teslim alan yerinin, faturayı teslim alan tarafından imzalandığını da göz önüne alarak, irsaliyeli faturanın karşı taraf tarafından imzalanarak alındığı tarih, yasada gösterilen 8 günlük sürenin başladığı tarihtir.

Alıcı ile satıcı arasındaki sözleşmenin yazılı olabileceği gibi Kanunun 21/3 maddesinde belirtildiği şekilde Telefonla, telgrafla, herhangi bir iletişim veya bilişim aracıyla veya diğer bir teknik araçla ya da sözlü olarak kurulan sözleşmelerle veya sözlü de olabilmesinin olağan olduğu gerçektir. Şurası muhakkaktır ki, satıcı tarafından bir faturanın düzenlenmiş olmasını, satıcı ile alıcı arasında Kanunun 21/3 maddesinde yazıldığı şekilde bir anlaşmanın bulunduğunun göstergesi olarak kabul etmek gerekmektedir. Ancak,taraflar arasında yazılı ya da sözlü sözleşmenin bulunmaması halinde, faturadan da söz etmek olasılığı bulunmamaktadır. Bunun çok tabii bir sonucu olarak taraflar arasında yazılı veya sözlü bir sözleşme olmamasına karşın bir fatura düzenlenmiş ise bu faturanın süresi içinde karşı tarafa ibraz edilmiş olup olmamasının, diğer bir anlatımla Türk Ticaret Yasasının 21/2 maddesindeki süreden de bahis edilmesinin olanağı olmayacaktır.

  1. Faturanın İçeriği

Türk Ticaret Yasasının 21/2. maddesindeki “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmünü incelememiz gerekmektedir.

Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin düzenleme Vergi Usul Yasası’nın 230. Maddesinde yer almıştır.

Buna göre;

Faturada en az aşağıdaki bilgiler bulunur:

  1. Faturanın düzenlenme tarihi, seri ve sıra numarası;
  2. Faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası;
  3. Müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası;
  4. Malın veya işin nevi, miktarı, fiyatı ve tutarı;
  5. Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası, (Malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının, taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlenmesi ve taşıtta bulundurulması şarttır.)

Malın, bir mükellefin birden çok iş yerleri ile şubeleri arasında taşındığı veya satılmak üzere bir komisyoncu veya diğer bir aracıya gönderildiği hallerde de, malın gönderen tarafından sevk irsaliyesine bağlanması gereklidir. Bu bentte yazılı irsaliyeler hakkında fiyat ve bedel ile ilgili bilgiler hariç olmak üzere, bu madde hükmü ile 231 inci madde hükmü uygulanır. İrsaliyelerde malın nereye ve kime gönderildiği ayrıca belirtilir.

şu kadar ki nihai tüketicilerin tüketim amacıyla perakende olarak satın aldıkları malları kendilerinin taşıması veya taşıttırması halinde bu mallara ait fatura veya perakende satış fişinin bulunması şartıyla sevk irsaliyesi aranmaz.

Fatura, satıcı ile müşteri arasında yapılan bir ticari anlaşma çerçevesinde düzenlenmektedir. Satıcı ile müşteri arasında yapılan anlaşma yazılı olabileceği gibi sözlü de yapılabilmektedir. Bunun yanında satıcı ile müşteri arasında Yeni Türk Ticaret Kanununun 21/3 maddesinde belirtildiği üzere; Telefonla, telgrafla, herhangi bir iletişim veya bilişim aracıyla veya diğer bir teknik araçla ya da sözlü olarak kurulan sözleşmelerle yapılan açıklamaların içeriğini doğrulayan bir yazıyı alan kişi, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde bir itirazda bulunmamışsa söz konusu teyit mektubunun yapılan sözleşmeye veya açıklamalara uygun olduğunu kabul etmiş sayılır.

Fatura, bir anlaşmaya dayanarak düzenlenmiş ise faturanın muhteviyatının bu anlaşma hükümlerine uygun olarak düzenlenmiş olması gerekmektedir. Bu nedenle Türk Ticaret Yasasının 21/2. maddesindeki “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmü uyarınca fatura içeriği ile sözleşme hükümlerinin birbiri ile uyumlu olmaması halinde satıcıya sözleşmedeki hükümler hatırlatılarak  sözleşmeye uyulması gerektiği belirtilmelidir.

Faturanın, yazılı bir sözleşme hükmüne dayanılarak düzenlenmesi halinde  muhteviyatının doğruluğunun tespiti, bu konuda yapılacak itirazlar daha kolay ve daha az sorunlu olacaktır.

Faturanın, bir sözleşmeye dayanmadan düzenlenmesi durumunda da gene Türk Ticaret Yasasının 21. maddesindeki sekiz günlük itiraz süresi geçerli olmaktadır.

Fatura içeriğinden söz ederken, içerik (Eski Kanunundaki ifadesi; Münderecat) kelimesi ile neyin anlaşılması gerektiğini açmak gerekmektedir. Faturanın içeriğinden kast edilenin, faturayı tanzim eden tarafından faturaya yazılan mal veya hizmetin, adedi, açıklamaları, tutarı ile fatura üzerinde yapılan bedeli ile ilgili hesaplamaları ve sunulan hizmet veya satılan mal ile ilgili bilgileri içerik olarak kabul etmek gerekmektedir. Satılan mal veya hizmet ile ilgili olan bu bilgilerin yanında, faturanın tarihi, malın sevk tarihi ve alıcı ile ilgili bilgiler de içeriktir.

Bütün bu bilgilerin tamamının sözleşmenin kuruluşu aşamasında başta var olan ve ifa ile ilgili hususlarda sözleşmeyi değiştirmeyen ve diğer tarafın durumunu ağırlaştırmayan ve sonradan faturaya ilave edilmemiş kayıtlar olması gerekmektedir. Dolayısıyla faturanın zorunlu ve olağan içeriği olan bu bilgilerin kabul edilmesi, diğer bir anlatımla yapılan ticari  anlaşmanın ifa aşamasında  faturaya dökülmüş hali ile tam uygunluğu halinde faturanın içeriğinin (münderecatının) tam ve doğru olduğu kabul edilebilir.  Bunun dışındaki bir durumda 8 gün içinde itiraz edilmemiş bir fatura kabul edilmiş sayılmaz.

  1. Faturaya İtiraz Edilmesi

Eski Türk Ticaret Yasasının 23/2 ve Yeni Türk Ticaret Yasasının 21/2 maddesinde faturaya itiraz konusu işlenmiş olmasına karşın, faturaya itirazın ne şekilde yapılacağı ile ilgili bir açıklama bulunmamaktadır.

Her şeyden önce şu tespiti yapmamız gerekmektedir. Fatura her zaman düzenleyen açısından aleyhine delil teşkil eden bir belgedir. Diğer bir anlatımla, fatura içeriğine itiraz edilmiş ya da itiraz edilmemiş olması, faturayı düzenleyen açısından kendisi için delil olma niteliğini değiştirmeyecektir.

Faturayı alan tarafın, buna 8 gün içinde itiraz edebilmesi için her şeyden önce bu süre içinde bulunduğunu belgelemesi ve faturayı düzenleyen tarafa da itiraz ettiği tarihin, faturayı teslim aldığı tarihten itibaren 8 günlük süre içinde olduğunu belirtmesi gerekmektedir. Ancak yukarıda belirttiğimiz gibi fatura sözleşmenin kuruluş aşamasında taraflar arasındaki anlaşmaya uygun olarak düzenlenmemiş ise 8 içinde itiraz edilmemesi faturanın içeriğinin kabulü anlamına gelmeyecektir.

Ayrıca faturanın içeriğine yapılacak olan bir itirazın, karşı tarafa bildirilebilmesi, diğer bir anlatımla faturayı düzenleyen tarafa faturanın içeriğine yapılan itirazın izah edilebilmesi için anlatılması gereken bütün konuların yazılı olarak yapılması gereği en azından iki tarafın anlaşabilmesi ya da sorunun ortaya konulabilmesi açısından önemlidir.

Bunun yanında faturayı düzenleyen ile faturayı alan arasında yazılı bir sözleşme bulunması halinde, faturayı alanın, faturaya itirazında anlaşma şartlarını ve bu anlaşmadaki hangi noktalarda uyumsuzluk olduğunu açıklayabilmesi için itirazın yazılı olarak yapılması gerekecektir.

Bütün bunların yanında fatura içeriğine yapılacak olan itirazın bir belge niteliğinde olmasını sağlamak, sonradan çıkabilecek olan hukuki anlaşmazlıkta kullanabilmek açısından önemlidir. Yapılacak olan bu itirazda gönderilen belgelerin karşı tarafça teslim alındığından emin olunması, diğer bir anlatımla itirazın süresi içinde yapıldığının ispatı için noter kanalı ile yapılması yerinde olacaktır.

Yeni Türk Ticaret Yasasının 23/3 maddesinde ayıplı bir malın satıcıya bildirilmesi ile ilgili hükümler bulunmaktadır.

Buna göre;

“Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü  maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.”

Bu hükümlere göre, Alıcının teslim aldığı malın ayıplı olduğu malı teslim sırasında açıkça belli ise, alıcının durumu iki gün içinde satıcıya bildirme zorunluluğu bulunmaktadır.

Eğer teslim alınan malın ayıbı açıkça belli değilse, alıcı, teslim aldığı malı teslim tarihinden itibaren sekiz gün içinde incelemeli veya incelettirmelidir. Bu muayene sonucunda teslim alınan malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa durumu sekiz günlük süre içinde satıcıya bildirme zorunluluğu vardır.

Alıcının bu zorunluluğu yerine getirmemesi halinde Borçlar Kanununun 223/2 maddesine göre, almış olduğu emtiayı kabul etmiş sayılmaktadır.

Sözünü ettiğimiz, Borçlar Yasasının 223 maddesi şu şekildedir:

MADDE 223- Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır.

Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.

– – · – –

Davacının, satıp teslim ettiği malın miktarı ile tutar bedelini kanıtlaması gerekir. Davacının gönderdiği fatura davalı tarafından reddedildiği için mal miktarının tespitine esas olamaz. Bu nedenle ispat külfeti davacıya düşer. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi T. 20.11.1990 E. 1990/1931 K. 1990/7421)

– – · – –

İşin bedeli, yapıldığı tarihteki yerel piyasa rayicine göre belirlenmesi gerekir. Faturaya süresi içinde itiraz edildiğine göre, fatura içeriği kesinleşmiş sayılmayacağından, faturadaki miktar da iş bedeli olarak esas alınamaz. Bedelde uyuşmazlık çıkması durumunda işin bedeli BK. M. 366’daki kurallar uyarınca saptanmalıdır. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi T. 14.3.1996 E. 1996/696 K. 1996/1386)

  1. Faturaya İtiraz Edilmemesi

Yukarıda, fatura her zaman düzenleyen açısından aleyhine delil teşkil eden bir belge olduğu, yani, fatura münderecatına itiraz edilmiş olması ya da itiraz edilmemiş olması, faturayı düzenleyen açısından kendisi için delil olma niteliğini değiştirmeyeceği belirtilmiştir.

Türk Ticaret Yasasının 21/2 maddesi hükümlerinde bulunan “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmüne göre, sekiz gün içinde münderecatına itiraz edilmeyen faturanın münderecatı kabul edilmiş olmaktadır.

Burada önemli olan alıcı ile satıcı arasında oluşan ticari ilişki sonucunda düzenlenen faturanın bu ilişkinin şartlarına uygun olup olmaması durumudur. Uygunluk mevcutsa yasaya göre, itiraz süresi olan sekiz gün içinde itiraz edilmeyen faturanın içeriği kabul edilmiş olmaktadır. Buradan çıkarak, alıcı ile satıcı arasında mevcut sözlü ya da yazılı sözleşmeye aykırı olarak düzenlenen bir faturaya 8 gün içinde itiraz edilmemesi, faturanın içeriğinin kabul edildiği anlamına gelmemektedir, diyebiliriz.

Aşağıya Faturaya Süresinde İtiraz Edilmesi Veya Edilmemesi İle İlgili Bazı Yargıtay Kararları Alınmıştır.

Bir sözleşmeye dayanmayan faturanın soyut olarak muhatabına gönderilmesi ve muhatabın faturaya itiraz etmemiş olması onun kesinleştiği sonucunu doğurmaz.(Yargıtay 15. Hukuk Dairesi T. 27.6.2002 E. 2002/1631 K. 2002/3536 )

– – · – –

Davalıya gönderilen ve itiraza uğramayan faturaların alacak bölümünde vade farkı olarak bir miktar gösterilmemiş olup faturanın altına 8 günü geçen ödemeler için vade farkı uygulanacağına dair ibareye yer verilmiştir. Bu şekilde düzenlenen ve ticari defterine işlenen faturalara itiraz edilmemiş olması vade farkı isteminin kesinleştiği sonucunu doğurmaz.(Yargıtay 15. Hukuk Dairesi T. 25.9.2003 E. 2002/1784 K. 2003/4315 )

Muhasebe Ücreti Öde
E-Mükellef Girişi